15 Ağustos 2012 Çarşamba

hayatı boşvermek üzerine


herhangi bir insanın hayatı bırakması için bir çok nedeni vardır.  saymakla bitmez. eğitim sisteminin saçmalığı , siyasetçileri bizi sömürmesi , dünya üzerinde her gün açlıktan ölen insanların olması , haksız şekilde gelinen rütbeleri görmek vs. bunların hepsi isyan etmek için hatta herşeyi boşvermek için çok güzel sebepler.

ben de bunlardan biriydim. hayatı bırakmak için fırsat kollayan insanın öznesini oluşturmaktaydım. derslere  çalışsam sistem adaletsizdi. kitap okusam okuyan insanlara kızlar bakmıyordu mesela. bir sürü yolun kapalı olduğunu kabullenip bunun adına anarşizm dedim kendi içimde. bir şey için çabalamıyordum. mücadele etmedim mesela o zamana kadar. sürekli isyan edip bira içtim. isyanımda haklıydım ama. çevremde hep adaletsizlik vardı. ve bunu görünce her zaman kaybedeceğimi anladım. anlamamla beraber de hayatı boşverdim 2 sene boyunca. bunda ilacın etkisi de vardı. sadece bira içip sarhoş olmaktı tek dileğim. yaptığım hareketleri önemsemiyordum. hiç bir şeyi önemsemiyordum.

ama normal bir insan karakteri biraz zaman sonra şunu soruyor kendine :" hayatı boşvermek , isyan etmek güzel. ama sen o isyanı etmekte ne kadar haklısın ." 

haksızdım. çünkü  hayatta hiçbir şey için mücadele etmemiş ve mücadelemin sonucunda kazanmamıştım.  ne konu olursa olsun. mücadele etmeden bırakmıştım hayatı. babamın bana verdiği harçlık ile bira alıp sarhoş oluyordum ve hayata küfrediyordum.

ilk başta dediğim gibi hayatı bırakmak için çok fazla yol vardı önümde.  ben bırakmıştım bir süre. hiçbirşey için çaba sarfetmeden ve mücadele etmeden. tecrübe sahibi olup hayatı boşvermekle hiçbirşey yaşamadan boşvermek arasında çok fark var. ben yaşamadan bıraktım. mücadele etmeden. çabalamadan.

peki bu kolaya kaçmak değil miydi ? hayatında bir kez olsun azmetmemiş bir insandım ben. tüm sistemi , adaleti geriye bıraktığımda aslında kendi karakterime olan güvenimin olmadığını gördüm. çünkü hiçbir şey kazanmamıştım değerli dostlar. mücadele etmemiştim. ve kolay yolu bulup isyan etmiştim herşeye. haklı sebeplerim olmasına rağmen yediremedim bunu kendime ama. 

bunu şimdi anlıyorum. insanın isyan etmesi için öncelikle kendi karakterine saygı duyması lazım. birşeyleri başarması veya o şeyler için mücadele etmesi lazım. bunları yaparsan isyan etme lüksü doğabilir sana. ama şimdi isyan etme lüksümüz yok. sadece kolaya kaçıyoruz. önümüze çıkan her engelde isyan ettikçe bir nevi o mücadeleden kaçıyoruz. ve bunun adına da isimler takıyoruz. ama yanlış.
isyan etmek demek mücadele etmeden hayatı bırakmak değilmiş. bunu gördüm gerçekten. insan birşeyleri başardıktan sonra isyan etmeli.

o zaman durmayalım. savaşalım birşeyler için. emek verelim. ter akıtalım. çaba gösterelim ki isyanımızın bir değeri olsun değil mi ?

7 Ağustos 2012 Salı

özgürlük..


anarşizmi yavaş yavaş benimsediğim zamanlarda beni dumura uğratan bir soru vardı : o kadar özgür insan kimseyi ciddiye almadan yaşayabilir mi ? 

bu soruya cevap bulamadım. devlet yok. yasa yok. güç yok. peki bu insanlar ne yapacak ? her türlü pisliği yapmaz mı ? ya da insanlar ne kadar özgür olabilir ?

lise üçe gittiğim  dönemlerde yaşım gereği çok sosyal ortamlarda bulundum. ama bu ortamların önünde anne-baba engeli olurdu. eve geç gelmek , arkadşaın evinde kalmak , alkol alıp eğlenmek gibi olaylara karşı annem ve babam hep katı bir tutum izledi. neden sonra bu olayı evren'e bırakmışlar ve onlar bir şey dememeye başladılar. evren anne-babama karşı bir kalkan gibiydi gerçekten. eve geç geldiğim zaman bir şey demezdi veya yalan söyleyeceğim zaman. mantıklı bulursa destek bile çıkardı. 

bir gün annemle tartıştığım zamanda tribe girdim. arkadaşlarla buluşacaktım ve geç gelecektim. br hışımla odaya girdim üzerimi değiştirdim. çatacak yer arıyordum ve evren'e " abi ben bugün arkadaşlarla buluşacağım ve alkol alacağım" dedim. "tamam" dedi.  çatacak yer arayan birine karşı söylenmemesi gereken son söz. " tamam " dedi. "telefonun açık dursun" 

bu cümleden sonra garip bir hal içine girdim. nasıl olurdu ? resmen benim suratıma bile bakmadan onay vermişti gitmeme. bir şey demeden evden çıktım. evren o akşam beni aramadı. önceleri garipsediğim bu durum sonraları sıradanlaştı. evren yapacağım her işe karşı " iyi yap banane " diyip beni başından savıyordu ve ben ona güvenip sadece sorunlarımı ona açar oldum.

bir süre sonra evren'e olan saygım annem ve babama olan saygımı katladı. umrumda bile değildi eğer evren bir şeyi yapma diyorsa düşünüyordumve yapmıyordum büyük ihtimalle. ama diğerlerinin yapma dediği şeylere bir eğilimim vardı. zaman geçtikçe sadece evren'in kararlarına saygı duymaya başladım. beni anlyordu ve en önemlisi beni özgür bırakmıştı. seneler boyunca türk ailelerinde saltanatı süren " disiplin " kanununu çiğnemişti. annemin "yapma" dediği şey iel evren'in dediği arasında dağlar kadar fark vardı benim için. ve hayatımda kimseye bu kadar saygı duymamıştım ben. ama evren'e duydum.

abi triplerine girmediği için. gereksiz disipline sokmaya çalışmadığı için. hayatımda hiç bir zaman "banane"  lafı bu kadar çekici gelmemişti bana. 

anarşizme gelince. evet anarşizm böyle bir şey. özgürlüğü veren insana sevgi yürekten olur efendim. bunu bilin. özgürlük kısa vaadede de olsa herkesin tatmasını istediği bir şey. ben onu tattım. ve onu bana veren insana burdan bir kez daha sevgilerimi iletiyorum. 

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Çözümü Tesellide Aramak


hayatım boyunca çareyi hep tesellide aradım. hatta bunu alışkanlık haline bile getirmiştim. öyle büyük bir söz gibi durmasın. çareyi tesellide bulmak demek bir sorun hakkında ağlayıp insanların seni teselli etmesini beklemektir. kısa süreli mutlu olursun ama çözüme kavuşamazsın.  bu devamlı tekrar eder ve devamlı mutlu olmak için teselli aramaya başlarsın. ama o sorun hiç bir zaman çözülemeyecektir.


bunu alışkanlık haline getirdiğim günlerde en büyük sorunum kendimdeki özgüven eksikliği ve ergenliğin neticesinde kız roblemiydi.  boyum kısaydı , kızlar yüz vermezdi falan. buna çok moralim bozulur devamlı hüzünlenirdim. tek çarem abimdi o zamanlar. beni ciddiye alan tek insandı diyebilirim. hala da öyle gibi bir şey. kız olaylarında evren'e sürekli ağlar dert yanardım. o da beni teselli ederdi. benim yaşımın küçük olduğunu zamanla olacağını söyler dururdu ve bu olay 6. sınıftan lise 2 ye kadar devam etti. düşünebiliyor musunuz ? t5 sene boyunca ağladım ve evren 5 sene boyunca teselli etti. mutluydum çünkü devamlı pışpışlanıyordum.  bu yapılan şeyin bende yarattığı etkisinden kurtulmam 5 seneme malolmuştu. napıyordum lan ben ? kız problemi olan normal bir insan kendine bakım yapar , konuşmasına dikkat ederdi. ama ben hala bok gibi suratımla , iğrenç bir konuşma tarzıyla ağlamaya devam ediyordum. bunun neticesinde kızların bana bakışı değişti mi ? hayır. sevgilim oldu mu ? hayır. 


bir zaman sonra bu yapılan şeyin aslında güçsüz insanların yaptığı bir şey olduğunu algıladım.  sorunu çözmekten çok o sorun için teselli aramak , gönlünüzün hoş tutulması o sorundan çok egonuzun olduğunu gösterir.  çünkü sorunu çözmek değil sorunun sizi eksiltmeyeceğini duymak istiyorsunuz. yani kendinizi düşünüyorsunuz. bundan vazgeçip sorunu çözmek için bir adım atmamız gerekiyor.


bu konuyu nerden açtım.  geçen gün yine aile toplantısında alkol aldık. ve her zaman ki gibi annem isyan etmeye başladı. annem garip bir insan. yaklaşık 20 yıldır isyan ediyor kendisi. hiç bir şey yapmayıp isyan ediyor. ve biz 20 sene boyunca onu teselli ediyoruz. ve insanın içini en burkan şey onun böyle hayatını tamamlayacak olması. bu bizi üzüyor. onu da üzüyor. 20 seneyi düşünün. 20 sene. yok oldu böyle. yapması gerekenleri yapmayıp sadece isyan etti annem ve böyle tamamlayacak hayatını. bunu anlatması kolay ama görmesi inanın çok zor. bu yüzden herkese tavsiyem : çözümü tesellide aramayın. gerçekten boşa vakit. çözüm için bir şeyler yapın. olmasa da deneyin.